Hiç unutmadığım öğretmenlerim var.
Bazıları iyi davrandı, bazıları da kötü.
İyi davrananı da kötü davrananı da hiç unutmadım.
Birinci sınıfta öğretmenimin ödevini yapanlara ödevini yapmayanların yüzüne vurdurduğu tokadı, 3.sınıfta on beş tatil olunca öğretmenimin “on beş gün süresince gördüğünüz rüyayı yazacaksınız” diye ödev verdiğinde uydurduğum rüyaları, arkadaşımın kalemini almadığım halde aldın diyerek yediğim tokatları hiç unutmuyorum.
Tüm bunları, gördüklerimi ve duyduklarımı örnek olsun diye yazmaya çalıştım.
Bu yazdıklarımın tam tersini yapan öğretmenlerim de oldu. Onları da yazacağım…
Öğretmenim…
- Okula ilk geldiğim gün çok mutluydum.
Çok heyecanlıydım. Seni de çok seviyordum.
Gözümde o kadar büyüktün ki anlatamam.
Ama bir yıl geçmeden okuldan bıktım, bıktırıldım, hayal kırıklığına uğratıldım.
Anneme babama “ben artık okumayı yazmayı öğrendim. Okula gitmek istemiyorum” dedim.
Okulun tatil olmasını iple çeker oldum öğretmenim.
- Hastalandım iki gün gelmedim.
Bana “Neden gelmedin, hasta mıydın, geçmiş olsun?” demedin çok üzüldüm öğretmenim.
Öğretmenler gününde sana ancak selpak getirebildim.
Başımı okşayıp teşekkür ederim demeni çok bekledim öğretmenim.
- Beslenmenizi çıkarıp yiyebilirsiniz dediğinde…
Beslenmem ve harçlığım olmadığı için sınıftan dışarı çıkıp bahçenin uzak yerlerinde sana ve arkadaşlarıma görünmemeye, babamın bazen verebildiği bir lirayı biriktirip arkadaşımın telefonundan almaya çok uğraşıyorum öğretmenim.
-Hayatımda en çok değer verdiğim ve sevdiğim annem ve babam için…
“Senin annen ve baban seninle hiç mi ilgilenmiyor, nasıl annen baban var?” dediğinde sana ne çok kızdığımı bilemezsin öğretmenim.
Bize hiç örnek çözüm yapmadan…
“Soru bankasından”, “tüm derslerden” bilmediğimiz konularla ilgili ödev vermene, ders kitaplarımız, çalışma kitaplarımız dururken başka kaynaklardan ders yaptırmana çok kızıyorum öğretmenim.
- Çantamdaki defterler kitaplar, kaynak kitaplar, beslenme çantam…
O kadar ağır ki taşıyamıyorum, bazen babam, bazen annem getiriyor çantamı.
Tekerlekli çanta istedim babam alamadı. Bana altında ezileceğim ağırlıklar yükleme öğretmenim.
- Üzerimde onca ağırlık varken…
Üstüne üstlük kırmadan, bozmadan elimde getirebileceğim performans ve proje görevleri verme öğretmenim.
- Okul müdürü çalsa bile öğretmen zili diye bir zil yok öğretmenim.
Teneffüsümüzden iki-üç dakikayı çalma, tuvaletimi yetiştiremiyorum öğretmenim.
- Yayınevlerinin promosyonlarına ve eşantiyonlarına kanıp… Yılda dört-beş defa bize ücretli sınav yaptırmana ihtiyacın mı var öğretmenim?
- Evimizi nasıl geçindirdiğimizi, kaç kardeş olduğumuzu…
Kaçımızın okula gidip gitmediğini ve onların da ihtiyaçları olabileceğini hiç düşünmeden bizden “soru bankası” “tüm dersler”,”testler” ve aidat için para isteme. Babamın çaresiz bakışlarını görmeye dayanamıyorum öğretmenim.
- Biz sınıfa girip seni beklerken…
Elinde çay fincanı ile koridorda diğer öğretmen arkadaşlarınla sohbet edip derse geç gelmeni sana yakıştıramıyorum öğretmenim.
- Çarpım tablosunu ezberleyemedim diye…Defterdeki çarpım tablosunu boynuma asıp arkadaşlarımın arasında beni küçük düşürmene çok üzüldüm öğretmenim.
- Hiç müzik dersi yapmadan, hiç resim dersi yapmadan…
Bu derslerden bize farklı farklı not vermene şaşırıyorum öğretmenim.
- Müziği, şarkı söylemeyi, resim yapmayı, hatta basket oynamayı çok severdim…
Bu becerilerimi geliştirmeye ve göstermeye hiç izin vermedin, okul benim bu becerilerimi unutturdu öğretmenim.
- Öğlenci olduğumdan akşam saat 18.00 de okuldan çıkacağımı bile bile…
Yarın getirmemizi isteyerek renkli fon kâğıtlarından, elişi kâğıtlarından, kartondan, mukavvadan, ya da evimizde hiç bulunmayan araçlarla yapabileceğim ödev verme, evimizde bunlar olmuyor, evimiz çarşıya uzak, babam çarşıya gidip alamaz, gitse de açık kırtasiyeci bulamaz, bu ödevleri iki gün önceden ver öğretmenim.
- Ne olduğu belirsiz yayınevlerinin hazırladığı ve ders saatimizi sınava ayırmaya hiç hakkın yok iken…
İki ders saatinde sınıfa uyguladığın sınav için; para getiremeyenlerden bana, Kerem’e, Yaren’e, Fatmanur’a, Semih’e, Atakan’a, Emine ve Rumeysa’ya sınav kağıdı vermeyip, diğerleri soru çözerken bizi iki saat sınıfta oturtup, utancımızdan için için ağladığımızı hissetmeden “işte sınıfımızın fakirleri” dedirtmeye gerek var mıydı öğretmenim?
- Verdiğin proje görevini marangozda 30 TL’ye yaptırıp getirdiğimde…
Benim yapmadığımı anlamayıp 85 puan vermene çok şaşırdım öğretmenim.
- Evimizde bilgisayar-internet olup olmadığını düşünmeden…
Bana slâyt ve araştırma ödevi vermene üzülüyorum öğretmenim.
- Serbest etkinlik saatlerinde neşeli vakit geçirip…
Sana daha fazla yaklaşmayı düşünürken matematik dersi yaptırmana kızıyorum öğretmenim.
Yazılılarımızı okuyup bize sonucu bildirdikten sonra…
Yazılılarımızı bize dağıtıp hatalarımızı öğrenmemize neden izin vermiyorsun öğretmenim?
- Marangozda, demircide yapılabilecek ve esnaftan pahalı malzemeler alarak… Yapılabilecek proje görevleri verme, alamıyorum, yaptıramıyorum öğretmenim.
- Bana sınıfta “geri zekalı, aptal, tembel” diyerek…
Küçük düşürmeye, saçımı çekmeye, küpe takayım diyerek kulağımı çekmeye, bana bağırıp elime vurmana dayanamıyorum öğretmenim.
- Teneffüs zili çaldığı halde benim sıkıştığımı, acıktığımı, susadığımı düşünmeden…
Dakikalarca yazı yazdırıp teneffüs saatimi çalmana da kızıyorum öğretmenim.
- Uzak yerlerde oturduğumuzu hesaplamadan…
Dört-beş kişilik gruplara ayırıp “bir araya gelip yapın” diyerek grup görevleri vermene anlam veremiyorum öğretmenim.
- Saatlerce yazmaktan-yapmaktan bıktığım… Ödevler vermeye ve sana yapmama sebebi için uydurduğum yalanlar için çok üzülüyorum öğretmenim.
- Babamın ve annemin ne mezunu olduklarını veya nasıl yardım edebileceklerini düşünmeden…
Onların işten yorgun argın geldiklerini hesaplamadan anne ve babanız yardım etsin diyerek karmaşık ödevler vermeni anlayamıyorum öğretmenim.
- Evimizin bir sürü temel ihtiyaçlarını zor giderirken…
“Aidat parasını, spor parasını vermediniz daha” diyerek beni arkadaşlarımın içinde incitme öğretmenim.
- Beden Eğitimi dersi için eşofman, ayakkabı, müzik dersi için melodika alamıyorum…
Arkadaşlarımın yanında pazardan alma eşofman için utanıyorum öğretmenim.
- Müfettiş gelecek aman dikkatli olun diyerek…
Bizi tedirgin etmeni, müfettiş varken kibar konuşmanı ve o gittikten sonra bize yine bağırıp çağırmanı sana yakıştıramıyorum öğretmenim.
- Sınıfımız çok kalabalık biliyorum…
Herkesle sevgini paylaşmanı bekleyemem ama hepimiz anne babamız için çok kıymetliyiz. Tembel de olsam beni sevdiğini hissettir öğretmenim.
- Beni okulda tut öğretmenim…
Senin arkadaşlığına, senin dostluğuna, senin sıcaklığına çok ihtiyacım var. Dışarıda o kadar çok tehlike var ki korkuyorum. Kimlerin eline, kimlerin arasına düşebileceğimi tahmin etmek zor değil öğretmenim.
- Bütün bu yazdıklarımı ancak kendi çocuğun olduğunda…
Ve senden de böyle istekler olduğunda bana hak vereceksin öğretmenim.
- Biliyorum bu yazdıklarım sadece senin çözebileceğin sorunlarım değil…
Ama sana yazdım öğretmenim.
Eğer bana az da olsa hak veriyorsan lütfen isteklerime kızma…
Çünkü seni sevmek, okulumu sevmek istiyorum Öğretmenim…
İskender ÇANKAYA
Maarif Müfettişi
Kocaeli